Sayfalar

27 Şubat 2014 Perşembe

Nairobi'de Trafik ve Yollar

Afrika enteresan bir yer. Bazen kendimi geçmişte çekilen bir filimin oyuncusu gibi hissediyorum. Öyle tuhaf bir hiski, insan kendini birden 1960 lı yıllarda yaşıyormuş gibi hissediyor ama aynı zamanda da teknoloji gerçekleri de elimizin altında. Bir yandan trafikteki ilkel şartları fotoğraf çekerken insan kendini elindeki cep telefonuna bakarken bulabiliyor, ve işte tam o anda bir ironi ortaya çıkıyor.  Ama sanırım bu durum içimizde yaşadığımız çağın bir getirisi...

Sabah uyanır uyanmaz çocuklar kahvaltısını ediyor ve onları okula bırakmak için çıkıyorum.  Yollarda arabalardan çok ineklerle boğuşuyorum desem abartılı olmaz! Tabi yol önceliğinin ineklerde olduğunu belirtmemde fayda var! Nairobi'de mesafeler çok kısa, problem bir yerden bir yere gitmek.  Çünkü yaşadığımız Karen bölgesini şehir merkezine bağlayan sadece iki yol var! Ve her iki yolda tek şeritli ve yollarda bazen benim halen alışamadığım devasal çukurlar var,  hatta kendimi bazen 'Taş Devri' adlı çizgi filmin içinde gibi hissediyorum, hani arabaların altı açıktır Fred Çakmaktaş'ın ayaklarını alttan görebilirsiniz ya aynen öyle! Her bir çukurun içine girdiğimde kendi kendime 'bu sefer kesin arabanın altı delindi' diyorum! Allah'tan çocuklar durumu bizim gördüğümüz gibi görmüyolar, hatta bu durumu fazlasıyla eğlenceli buluyorlar diyebilirim. Normal şartlarda yürüme mesafesinde olan okula varmamız yaklaşık 20-30 dakikayı buluyor! Büyük şehirde yaşayanlara bu rakam çok komik gelebilir, ama burası Afrika ve Nairobi'nin dışında yaşıyoruz!

Eğer olurda yolda kamyonun arkasına falan takırlırsanız vay halinize, çünkü burada ağır giden araçların sağa çekme gibi bir alışkanlığı yok! Hatta inadına iyicene ortadan gittiklerini bile söyleyebilirim! İşin traji komik tarafı bu bir şeritli dediğim yollar aslında bir gidiş bir geliş genişliğinde bile değil, çünkü 1960'lı yıllarda yapılan bu yollar geçen yarım asır sonrası aşına aşına iyicene daralmış durumda!

Taşındığımız zaman yollarda ilk dikkatimi çeken hiç trafik ışığının, levhasının, şeridinin olmaması oldu. İlk günlerde kendi kendime sanırım bu yaşadığımız bölgeye has bir durum dedim. Sonradan gördüm ki hiçbir yerde trafik ışığı ve levhası yok! Olanların da hiç çalıştığına şahit olmadım! İşin daha da tuhaf olanı yollarda tümsekler olması. Yola çıktığınız da bir nevi 'power plate' görevi gören bu tümsekler kimi zaman arabayı havada kullanma yeteneği bile kazanmanızı sağlıyor. Hatta benim tezime göre bu sürekli zıplama ve titreşim durumu kilo almanızı engelliyor! Tabii stresi de unutmamamız lazım! Kenya'lılar trafik ışığı ve levhası koymak yerine hız kesmek için tümsek kullanmayı tercih etmişler. Hatta bu tümseklerde belirli bir standart yok, kimisi öyle yüksek ki arabanın altını sürtmemeniz imkansız.

Bir de trafiği ve yolların durumunu yağmurlu sezonda görmeli! Yolların kenarından akan sular bir nehir halini alıyor, kayığınız olsa belki daha hızlı gidersiniz! Çukurlara da su dolunca tam bir bubi tuzağı, burada derinliği hesaplamak ustalık isteyen bir durum! Ama zaman içinde insan uzaktan çukurun tipinden ve asfalttan geriye kalan renkten güzel bir tahmin yapabiliyor. Yağmurlu sezonun bitiminde yol onarımları başlıyor. Onarım deyince kafada pek büyütülecek birşey değil. Yapılan işlem yağmurla iyicene derinleşen bu çukurların içine taş koyulması. Hatta bu noktada trafikte herkes devlet için çalışıyor. Çünkü yoldaki tüm sürücüler taşın üstünden geçe geçe taşın güzel bir şekilde çukuru doldurmasına ve sivri köşelerinin yontulmasına katkı sağlıyor,ben dahil!

Buarada Kenya'da trafik sağdan işliyor.  İlk başlarda bu ters durum beni çok da korkutsa da kısa bir zamanda alıştım.  Aslına bakılırsa, arkadaşlarımın hiçbirisi kendileri araba kullanmıyor, hemen hemen herkesin bir şoförü var. Bense özgürlüğüme aşırı düşkün bir insan olarak, daha ilk günden kendimi yollara attım.  Hatta söylenenin aksine 4x4 almak yerine, minicik bir araba aldım ki her yere sığabileyim! zaten zor olan fiziksel şartlara bir de kocaman bir jeep eklenmesin diye düşündüm. Bir de belirtmeden edemeyeceğim, gerçek o ki hemen hemen her 4x4 trafiğe çıktığında illaki polis tarafından durduruluyor! Potansiyel müşteri oluyorsunuz! Ama benimki gibi mütevazi bir arabaya kimse dönüp bakmıyor bile:) Açıkcası polisler beni durdurmaya teşebbüs bile etmiyorlar! Geçenlerde bir arkadaşım anlattı, polis durdurmuş ve aralarında anlaşmışlar(!), tam ilerde başka bir polis durdurmuş ve arkadaşımda bu duruma açık şekile isyan etmiş!! Buna benzer hikayelere bizim burada 'şehir efsanesi' dir artık!

Durum ne olursa olsun, insan yaşadığı yere adapte olmayı öğreniyor. Ve insan başına gelen olayları ve tecrübeleri olduğu gibi almayı, fazla sinirlenmeden ve paniklemeden hayata devam etmeyi öğreniyor...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder