Sayfalar

9 Haziran 2014 Pazartesi

Kameramdan birkaç fotoğraf





Hızla şehirleşen Nairobi

Arada bir Nairobi'nin o karışık, gürültülü, bol egzoz dumanlı havasından uzaklaşmak insana o kadar iyi geliyor ki. Kulağa enteresan geliyor değil mi? Afrika nın en zengin şehirlerinden biri olarak geçen Nairobi nasıl böyle tanımlanabilir. Maalesef her gelişen şehir gibi Nairobide çarpık şehirleşmeye çok çabuk ayak uydurmuş. Şehrin hemen hemen her yerinde inşaatlar var, ve bu inşaatlar benim gördüğüm kadarıyla herhangi bir şehir planlaması ve alt yapısı hazırlanmadan yapılıyor. Tabii çoğu zaman ağaçlar ve ormanlar hiç düşünmeden kesiliyor.

Geçen sene Kenya'nın bağımsızlığından sonra yapılan en büyük yol inşaatına başlandı. Ülke genelinde yollar 1960 yıllardan kalma, hemen hemen yolların büyük kısmında asfalt yok, olanda çok eski, işte bu yüzden de yola çıkmak tam bir problem! Çünkü çok kısa bir mesafe için bile insan saatlerini trafikte geçirebiliyor. İlk başlarda bu durumdan çok rahatsız olmuştum, ama insan her türlü ortama kolayca adapte olabiliyor (gerçi ne kadar kolay adapte olduğum tartışılır ya neyse...).

Büyük yol inşaatı ne zaman biter emin değilim, tabi bittikten sonra ki halini görmek güzel bir nostalji olacak. Öncesini insan bizzat bilince sonrasını görmek için sabırsızlanıyor! Kenyalılar'da yol inşaatıyla ilgili çok heyecanlılar, herkes sabırla köprülerin ve yolların tamamlanmasını bekliyor. Haksız da değiller, 50 senelik bir özlem, saatlerini bozuk yollarda matatuların içinde geçiren bir halk. Umuyorum ki sadece yol değil ayrıca kaldırımda yaparlar. Çünkü halkın %90'ı evlerine matatuyla ve yürüyerek gidiyorlar...

Burada yol inşaatı Nairobi'yi çevreleyen Ngong Forest'ın tam içinden geçiyor. İnsan kendi gözleriyle ağaçların şuursuzca kesilip yerine kocaman betonların dikilmesine içi acıyarak bakıyor. Ne de olsa bu görüntü bana aynı durumda olan Türkiye'yi de hatırlatıyor...Ngong Forest şehrin içinde yer alan muazzam bir orman, içinde onbinlerce nesli tükenen ağaç türleri ve yabani hayvan barındırıyor. Ağaçların kesilmesiyle özellikle maymunlar da nereye kaçacağını şaşırmış durumda. Öyle ki son bir senedir hemen hemen her iki haftada bir bizim eve bile geliyorlar. Düşünün artık.

Hani biraz hayvan türlerinden anlasam gelen  maymunların aynı maymunlar olacağından emin olacağım, hatta aramızda kalsın:) kendi kendime onların kardeş olduklarına bile inanıyorum! Bu hafta sonu yine geldiler. Onları bahçemizde havuçlarımı yerken görmek beni o kadar mutlu ediyor ki, bu kadar yakından gördüğüme bazen hala inanamıyorum...Geçenlerde her zaman ki gibi yazı yazarken balkondan sarkan bir kuyruk gördüm, kendi kendime yan komşunun arsız yaban kedisinin (yaban kedisi: iricene bir kedi diyelim, bitmek bilmeyen bir iştahı var! Bugüne kadar midesi nice Türk köftesi gördü!!!) yine arsızlık yaptığını düşündüm ve sinirlendim, hatta Türk işi 'piiisst' diye bağırdım. Sonra yukardan küçük bir yüz göründü, hiç oralı olmamış bir şekilde bana baktı, ben de
tabi o kuyruğun sahibinin bir maymun olduğunu o zaman anladım! Kuyruğun normalden çok daha uzun olmasından anlamalıydım ya neyse! Hiç oralı olmayan maymun benimle dalga geçermişcesine bir süre başaşağı sallandı ve yavaş adımlarda bahçe koltuklarının üzerinde yürüdü. Bense büyülenmiş şekilde yerimde kalakaldım! Yine hiç istifini bozmadan bir süre daha bahçede dolaştı ve sanırım dişine göre birşey bulamayacağını anlayınca kardeşini de aldı gitti. Yukarı odaya çıktığımda araştırmalarına bizim odamızdan başladığını, bıraktığı ayak izlerinden anladım!!

Bu sene yağmurlar gelmek bilmedi, Kenyalılar bunun iyi olmadığını, seneye ya kuraklığın ya da sel tipi yağmurların bizi beklediğini söylüyorlar. Her ne kadar buranın yağmurlu halini hiç sevmesem de halkın geçim kaynağının ektiği tahıl ve mısırlar olduğunu düşünce bu durum beni hem endişelendiriyor hem de üzüyor. Umuyorum ki 15 sene önceki felaketler yine yaşanmaz.

Şehirleşme derken bizim evin olduğu yerde şu çarpık şehirleşmeden nasibini aldı, bahşemiz yemyeşil bir ormana bakarken son 6 aydır işçilerle gözgöze geliyoruz. Kocaman 8 tane ev diktiler, durmak bilmeden inşaat sesi geliyor, işin garip yani buradaki inşaatlar sırf insan gücüne dayanıyor, herhangi bir iş makinası görmek mümkün değil. Tabi halk için bu inşaatlar iş imkanı sağlıyor, bizim arka taraftaki inşaat neredeyse 100 kadar işciye ekmek kapısı olmuş durumda. İşte bu yüzden de halkın büyük bir kısmı konuştuğumda bu inşaatlardan hiç de şikayetçi değil tam tersine çok da memnunlar. Onları kim suçlayabilir ki...









30 Mayıs 2014 Cuma

Sweatwater Reserve & Conservancy, Nanyuki






Safari--- Nairobi Milli Park`ı




Hillcrest International School




Dilara okul takiminda hockey oynarken:)



Güvenlik

Güvenlik konusu aslında son derece hassas ve kapsamlı bir konu. İnsanın yaşadığı yerde kendini güvende hissetmesi çok önemli. Afrika`dan bahsedince insanin aklına gelen birkaç konuda biri şüphesiz. Hepimiz yaşadığımız ülkenin ve şehrin güvenli olmasını bekleriz. Her ne kadar günümüz dünyasında tamamıyla güvenli denilecek bir yer kalmamış bile olsa, özellikle Afrika kendi dinamizmi icinde pek de güvenli olmayan bir bölge. Muhakkak ki dünyada cok daha tehlikeli şehirler de var, ama acikcasi Nairobi de bu konuda bir unvan yapmis. Hatta Nairobi ye `Nairobery` ismi bile verilmis. Bazen fazla insafsiz olunduğunu düşünsemde, burada yaşadığım bazı tecrübeler kendi kendime 'tam da yerinde bir isim verilmis' demeden de edemiyorum.

Istatisiklere gore Kenya genelinde, özellikle Mombasa ve Nairobi de, suç oranı bir hayli yüksek. Genel olarak hırsızlık çok yaygın, ama bunun yanında maalesef can güvenliği riski de bir hayli yüksek... Dünyanın her yerinde olduğu gibi, burada da insanın yaşayacağı yeri iyi seçmesi, ve bölgeyi tanıması kimi zaman hayati bir önem taşıyor.

Afrika`da yaşarken atılan birkaç akılcı adım, insan güvenliğini bir hayli etkiliyor. Örneğin hava karardıktan sonra mecburi, acil durumlar, dışında trafiğe ve dışarı çıkılmaması, değerli eşyaların, kolye, küpe ve saat gibi, takıların kullanılmaması, yeteri kadar nakit taşınması, kredi kartı taşımamak, özellikle kalabalık yerlerden kaçınmak ve kesinlikle çantanın ağzının kapalı ve ön de tutulması. Aşağıya da zaten daha detaylı da yazacağım. Tabii bir yandan kulağa da paranoid gelmek istemiyorum açıkcası. Ama her zaman önlem almayı tercih etmişimdir, hani derler ya 'son pişmanlık fayda etmez, diye, işte aynen öyle.

Özellikle, geçen sene Westgate Alisveris Merkezinde olan terrorist saldırısından sonra güvenlik iyicene problem haline geldi. İlk geldiğimiz sene kendimi bu kadar tehdit altında hissetmemiştim, o zaman da herhangi bir durumda tehlikeyle karşı karşıya olacağımızı biliyordum tabi ama yukarda saydığım önlemleri aldıktan sonra göreceli olarak o kadar da huzursuz değildim. Gelin görün ki, özellikle son altı aydır gerek konsolosluklardan gerekse arkadaş çevremizden aldığımız haberler pek de iç açıcı değil. Günlük hayatımıza devam de etsek de, insanın huzurunu bozmaya yetiyor artıyor bile.

Kendi yaşanmışlık tecrübelerime dayanarak aşağıya bir liste yaptım. Eğer olurda Kenya'ya safariye, burada da yaşamaya veya iş gezisi için ziyaret etmeye gelirseniz, aklınızın bir kenarında olsun. Tabii planlarınızı erteleyip iptal etmeyin ama lütfen önleminizi alın.

- Hava karardıktan sonra acil durumlar dışında dışarı çıkmayın
- Üzerinizde yüklü nakit taşımayın, harcayacağınız kadar.
- ATM den para çekerken, etrafınıza dikkat edin, mümkünse parayı cüzdanınıza etrafa göstermeden koyun
- Üzerinizde kesinlikle değerli takı taşımayın, küle, kolye, yüzük ve dikkat çekici kol saat dahil
- Kalabalık yerleden uzak durun, çantanız hep önünüzde ve ağzı kağalı olsun (annemin gençken bana verdiği öğütleri hatırladım birden:))
- Arabanızın camını mümkün olduğunca açmayın, kapılar arabaya bindiğinizden itibaren kilitli olsun
- Trafikte olurda birisi yanlişlıkla yan aynanıza çarparsa, KESİNLİKLE CAMINIZI İNDİRİP AYNANIZI DÜZELTMEYİN! Bizim başımıza geldi!! Ciddi bir mafya var, ve anında kapılarınızı açıp arabanın içine giriyorlar!!
- Devlet hastanelerinden ve walk-in cliniclerden uzak durun! Aga Khan, Gethrude , Nairobi ve Karen Hospital tecihleriniz olsun.
- Eğer safariye gidecekseniz veya Nairobi dışına çıkacaksanız, kesinlikle malaria için hazırlıklı olun. Gideceğiniz bölgeye göre, yanınızda muhakkak malaria için ilaç, sizin için sinek kremi, etraftaki hastanelerin listesi, üzerinize açık renk uzun kollu ve pantolon tarzı kıyafetler giyin (özellikle gün batımından sonra)
- Uyuyacağınız oda da  akşamları muhakkak mosquito net (sineklik) olsun, ama MUHAKKAK!
- Kredi kartı taşımayın.
- Eğer buraya taşınmayı düşünüyorsanız, taşınmadan önce muhakkak önceden birkaç günlüğüne gelin ve yaşayacağınız yeri ve bölgeyi belirleyin. Benim de ayrıca bu konu ile ilgili ayrı blogum var ona da bakabilirsiniz.

Bir de aklınızda olsun, yazdıklarım sadece önlem için:) Kenya da güzel vakit geçirmeniz deliğiyle.






Afrika`ya taşınma kararı

Taşınmak gerek fiziksel açıdan gerekse ruhsal açıdan biraz yorucu bir işlem. Çok taşınan, sadece ev ve şehir değil bir de ülke (hatta kıta:)) değiştiren biri olarak bunu rahat bir şekilde söyleyebilirim. Her ne kadar yeni bir yere taşınma fikri bana heyecan verse de, aynı zamanda içimde endişeler de taşımıyor değilim. Geriye dönüp bakınca özellikle Afrika`ya taşınmamiz sanrım simdiye kadar hayatımda verdiğim en major kararlardan biriydi. Kenya da üçüncü senemize girdik, ben bile bazen buraya nasıl taşınmaya cesaret ettiğime inanamiyorum:) Hele hele kucağımda henüz bir hafta önce 1 yaşına basmış oğlum ve 5.5 yaşındaki kızımızı da dikkate alacak olursak cesur bir karar bile olduğunu söyleyebilirim. Tabi bunu üzerinden birkaç sene geçtikten sonra daha rahat söylüyorum. Insan zaten ilk sene içinde bulunduğu ve yaşadığı durumu algılayamıyor. Hiç bitmeyen koşturma, okullar, evde yasanan yapısal sorunlar, etrafı keşfetme derken ilk 6 ay zaten geçiyor, ortam rahatlayinca, insan işte ancak o zaman çevresini ve içinde yaşadığı ülkeyi ve kültürü algılamaya başlıyor.

İşte bu açıdan bence Afrika`ya taşınmak büyük bir karar. Ve bu kararın iyi duşülmesi ve tartılması bütün olasılıkları mümkün olduğunca akılcı bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Muhakkak ki plan ve program dışı hayat önümüze tecrübeler getirecektir ama ne olursa olsun insanın gideceği ülke hakkında maksimum bilgi edinmesi bence çok onemli.

Düşünüyorum da çok uzak değil, 10 sene önce böyle bir karar alsaydık, o zaman internette üzerinden bu kadar bilgiye ulaşmak ne kadar da zordu (ki hala da bence internette yeterli bilgi yok, bloglarima başlamamin sebeplerinde biri de o zaten).  Etrafımda arkadaşlarim var,15-20 sene once Kenya'ya gelip yerleşmişler, onlara hayran olmamak mümkün değil. Cesaretleri, kendine güvenmeleri ve şikayet etmemeleri gerçekten takdir edilecek bir sey. Ve her sohetlerimizde baslarindan gecenleri duydukca, sikayet etmememeye calisiyorum, bir nevi nefsi terbiye oluyor acikcasi.