Sayfalar

9 Nisan 2014 Çarşamba

Nairobi'de Hava Nasıl?

Nairobi'nin iklimi benim için bir hayli şaşırtıcı oldu. Sanırım Afrika'yı hep sıcak olarak düşünmüştüm, seyrettiğim belgesellerin ve filimlerin etkisinde çok kalmış olsam gerek!

Kenya'nın kıyı kısmı hariç genelde diğer bölegelerde rutubet hemen hemen hissedilmeyecek kadar az. Uzun seneler Washinton, DC de yaşayan biri olarak (senenin birkaç ayı 100% nem olur!), Kaenya'nın havası beni gerçekten çok etkilemiştir.  Güneş tüm sene boyunca yaklaşık 10 ay kadar havanın hep ılıman olmasını sağlıyor. Yağmurlu sezonsa tüm Kenyada Nisan ayı. Yağış oranı bölgeye göre değişse de, metrekareye düşen su oranı bir hayli yüksek. Enteresan olan şey, neredeyse bir ay boyunca hiç durmadan yağmur yağması! İlk taşındığımızda Nisan ayıydı, ve ilk iki hafta harikaydı. Ne olduysa ondan sonra oldu, Nisan ortası gibi sanki birileri havadan düğmeye bastı ve bir gece yağmur yağmaya başladı! Kendi kendime birkaç gün yağar geçer diye düşündüm, gerçek o ki yağmur hiç nefes almadan bir ay boyunca yağdı! Her gece kesin yarın evi su basacak diye korkuyla uyudum. Halbuki sabah su anlayamadığım bir şekile yok oluyordu. Tabi Kenya'nın bitki örtüsüne bakıldığında yağmur sularanın nereye gittiği anlaşılabilir. Ağaçların devasallığı ve yüksekliği insanı büyülüyor.

 Yağmurlu geçen Nisan ve Mayıs ayları sonrası Kenya'nın kışı başlıyor. Tabi buranın kışı ile Türkiye'nin kışını karşılatırmak doğru olmaz (gerçi bu sene Türkiye de de hiç soğuk olmadı ya). H ziran gibi havalar serinlemeye başlıyor, hava genelde parçalı bulutlu, az da olsa arada bir kısa sağanaklar görülüyor. Sıcaklık özellikle akşamları neredeyse 9-10C ye kadar düşüyor. Buradaki en problemli nokta, hemen hemen hiç bir evde ısıtma sisteminin olmaması! Bu durumun faydaları da yok değil, eskiden çok üşüyen ben bile alıştım, hatta bize gelenler hayret ediyor, resmen üşümüyorum artık! Bir diğer poblem ise ev inşaat kalitesi çok düşük olduğu için izolasyon sıfır! Bazen evşn içi dışardan bile soğuk oluyor diyebilirim. Eylül ayına kadar hava bana Londra'yı hatırlatıyor, bu yüzden de okullar Temmuz ayında kapanır kapanmaz çocukları alıp kaçıyorum açıkcası:) ekim gibi havalar tekrar dönmeye başlıyor, hemen hemen güher gün güneşli oluyor, asıl sıcaklar Aralık ocak ayları gibi başlıypr ve kuraklık dönemine giriliyor. Sıcaklar başlıyor deyince, herkesin aklına 35-40 dereceleri akla gelir, halbuki burada ben henüz 31 den yüksek dereceyi görmedim.  Tabi küçük bir dip not, Kenya ekvator bölgesnde,  yani güneş ışıkları dimdik geliyor., 10 dakika bile güneşte kalmak ciddi yanıklara neden olabiliyor.

Aklıma ablamın hikayesi geldi, 1.5 sene önce eşiyle bizi ziyarete gelmişlerdi. Burada muhakka belirtmem lazım, ablam tam bir Afrika hayranı:), mümkün olsa gelip burada yaşardı. Bşzi ziyaret ettikleri zaman tam sıcakların başladığı aylardı, ve bahçede oturuyorduk. Ablamı güneşle ilgili birkaç kere uyarmama rağmen, sanırım güneşin altında biraz fazla kaldı! Tabi buarada ablamın bembeyaz bir cilde sahip olduğunu da muhakkak belirtmem lazım!! Ablam eve girdiğinde bir ne görelim, bacakları 2. derece yanık, kullandığımız yanık kremleri, bepantenler hala gözümün önünde!!!Hatırladıkça hala gülerim, ablam duymasın:) Düşünün ki, Türkiye'ye döndükten sonra iş için gittiği konferanslarda etek giyememiş:))) Umalım ki, ablam bu blogumu okumasın!

Eğer Kenya'da safari yapmayı düşünüyorsanız, Nisan ve Mayıs aylarını seçmemeye çalışın, her ne kadar turlar daha ucuz olsa da, yağmurlu günlerde safariye kesinlikle çıkılmıyor (bu konuda duyduğum çamura saplanma hikayelerimi başka bir blogumda paylaşacağım!). High season, yani en popular safari sezonu genelde Aralık-Nisan ayları arası. Yine Eylül'den sonrada gelinebilir, yağmur riski yine olsa da genelde kısa yağışlar şeklinde oluyor.

Tabii safari ile ilgili merak ettiklerinizi bana blogum aracılığıyla da her zaman sorabilirsiniz.


7 Nisan 2014 Pazartesi

Nairobi'de Safari!

İşte tam can alıcı bir konu! Herkesin çok merak ettiği, çocukluğumuzdan beri belgesellerde seyrettiğimiz, yüzlerce filme ve kitaba konu olan Afrika'da Safari! 

Kenya dahil, diğer birçok Afrika ülkesinin en büyük gelir kaynaklarının başında Safari turizmi geliyor.  Hatta burada yaşadığım için çok rahat söyleyebilirim, Kenya'da en düzgün ve sistematik işleyen alanlardan biri.

Kenya'da toplam 54 adet National Park ve Reserve (milli park ve koruma altına alınan alan) var. (Buraya taşındıktan sonra aradaki farkı da öğrendim:) National Park sadece vahşi yaşama ayrılan alan olurken, Reserve alan içinde yerli insanların da ihtiyacı göz önüne alınarak, alanın bir kısmında insanlarında yaşayabilmesi anlamına geliyor. Mesela özellikle, bir çoğumuzun en azından ismini duyduğu yerli 'Masailer' işte bu Reserveler'de hala yaşıyor. Harika olan, Masailer'in turistleri çok sevmeleri ve onları kimi zaman doğal hayatlarının içine kabul ederek yaşam alanlarını göstermeleri.

Yine Kenya'yı öteki Afrika ülkelerden ayıran ve dünyada tek olan bir diğer özelliği, Nairobi şehrinin Milli Parkın hemen yanında olması. İlk söylendiğinde pek de dikkat çekmeyen bu özellik, düşündükçe ve eğer mümkünse tecrübe edince, insan inanamıyor.  Nairobi Havaalanına uçakla inerken Nairobi Milli Parkının üzerinden geçiyorsunuz, ve hemen gözünüze zebra ve zürafa sürüleri takılıyor:) Yüz ölçümü yaklaşık 117km kare, deniz seviyesinden 1,661m yüksekte bulunan, içinde 100'den fazla çeşit hayvanı barındıran, şehir sınırlarındaki bu inanılmaz milli park, kendi arabanızla bile girip safari yapabilecek kadar da güvenli.

Taşındığımızdan bu yana 6 kez ziyaret ettiğimiz Nairobi Milli Parkında zürafa, babun, bufalo, zebra, yüzlerce kuş çeşidi, su aygırı, gergedan, yaban geyikleri, ve aslan var. Ve en son ziyaretimde de artık nerdeyse bir şehir efsanesi olduğuna inandığım aslanları kendi gözümle gördüm! O an ki heyecanımı anlatamam. Gözlerim yaşardı desem abartmış sayılmam! Aslanın o asiliği, etrafındaki arabalara hiç de aldırış etmeden pervasızca uzanması, insanların aslanı görebileek için koca milli parkta arka
arkaya sıralanması, traji komik bir görüntüydü, kim bilir belki de aslan da içten içe bu duruma gülüyordu!

Buarada, Nairobi Milli Parkında bir safari deyimi olan, 'Big Five' beş büyüklerden sadece ikisi yok, bunlar fil ve leopar. Beş Büyük hangileri derseniz: Aslan, Leopar, Bufalo, Afrikan Fili ve Gergedan.


6 Nisan 2014 Pazar

Türk Bloggerlara Ulaşma Yolları:)

İki farklı dilde blog yazmak hiç de sanıldığı kadar kolay değilmiş! İngilizce blogumu düzenli okur sayısı günde 100 kişiye ulaşmış durumda, fakat aynı rakamı bir türlü Türkce  kısmında yakalayamıyorum!!! Sanırım bunun en büyük nedenlerinden biri yazdığım konulara Türkiyede ilgi duyan blogger sayısı kısıtlı olması. Blogumun genel teması Nairobi ve yaşam tecrübem olduğu için okur sayısı da buna bağlı olarak bir hayli az. Bir de planladığımdan daha az vakit ayırabiliyorum. Bir yandan çocuklar bir yandan kitap yazmak ve diğer blogum bir şekilde vaktimi dolduruyor. Buarada diğer blogum sayesinde enteresan, aklımın ucundan geçmeyecek gelişmeler oldu, şekillenince burada  sizlerle paylaşacağım:)

Önümüzdeki günlerdeki planım okunurluğu artırmak için genel tema araştırması yapmak! Yani Türk bloggerların dikkatini çeken konular, konuların anlatım şekli, Nairobiye uygulanabilirliği gibi şeyler. Buarada hiç bir arkadaşım blog yazdığımı bilmiyor!!  Hatta annem sağolsun onun ısrarıyla birkaç tanıdığımıza blog sayfamı gönderdim! En azından bir başlangıç değil mi:)